6 Eylül günü Mecidiyeköy’de 32. kattan asansörün yere çakılması ile ölen inşaat işçiler ile ilgili olarak yine bildik sözler söylendi. İhmal varsa araştırılacak, sorumlular cezalandırılacak, kalanlara gereken yardımlar yapılacak, konunun takipçisi olunacak denildi. Hep bir ağızdan ölenlere rahmet, kalanlara başsağlığı ve sabır dilendi.
Görünen o ki maden faciasından sonra asansör faciasını da bir süre sonra unutacağız.
İnşaatlarda her yıl beş yüze yakın ölümlerin, neredeyse yarısı yüksekten düşmelerden oluşturuyor. Her gün dört işçi iş kazaları nedeni ile hayatını kaybediyor. İş kazalarında ölen her üç işçiden birinin neden inşaatlarda meydana geldiğini bilmeyen, duymayan kalmadı.
Sorun biliniyor, çaresi biliniyor, neden bu durumdayız? İnşaatlarda yaşanan bu katliamların cevabını artık hep birlikte vermemiz gerekiyor. Çareyi de toplum olarak birlikte bulacağız.
İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi için, devletin öncelikle ve ivedilikle İSG Mevzuatı’nıtamamlanması ve denetimini etkin bir şekilde yerine getirmesi gerekir.
On yıldır tarafların görüşüne sunulan taslak yönetmelikler ve kanunlar, çıkarılıncaya kadar çalışanların aleyhine değişikliğe uğruyor. Sonra yapılan her değişiklikle azar azar çalışanların lehine olacak ne varsa bir, bir geri alınıyor.
Bazı işveren örgütleri çalışanların değil, üyelerinin cüzdanlarının derdine düştükleri için Hükümete baskı uyguluyorlar ve mevzuatı işlemez hale getiriyorlar.
Toplumun büyük kesimi her konuda olduğu gibi seyirci kalmaktan öteye gidemiyor. Örgütsüz milyonların ellerinden başka bir şeyin gelmesi beklenemez.
Bizlerin, konuyu yalnız hükümete, işverenlere veya çalışanlara yükleyerek sorumluluktan kaçmamamız gerekir.18 yaşını tamamlamış her kesin yaşananlar karşısında kendi sorumluluğunu hatırlaması ve gereğini yapması vicdani bir borçtur.
Bu köşede yazdıklarım ve üyesi olduğum derneklerde verdiğim mücadelenin bir işe yaramadığını üzülerek görüyorum. Yedi yıldır ‘bakandan ve ‘genel müdür’den bir randevu alamayan bir kişi olarak kendimi yaşananlardan sorumlu ve kusurlu görüyorum.
İSGDEM&OSGBMED olarak, sektörde hizmet veren kuruluşlardan biri olarak iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşmasında sorumluluğumuzun farkındayız.
Taşeron sorunu, madenlerde ve inşaatlarda can almaya devam ediyor. Sorunu acil olarak çözmek için ‘Torba Kanun’da değişiklik yapmak üzere milletvekillerimiz toplanıyor. Ancak uzlaşma sağlanamıyor. Taşeronluğun iyice sınırlandırılacağını beklerken taşeronluğu yasal güvenceye alma niyet ve girişimlerini seyir ediyoruz. Yapı sektörünün mevcut durumu irdelenmeden birkaç kişiyi sorumlu tutup gözaltına almakla bu sorunu çözemeyiz.
Muvazaa yolu ile yaygınlaşmış bulunan taşeronluğu sınırlamak yerine, kanun gücü ile yaygınlaştırmayalım. Bu yönde yapılacak bir düzenleme ile iş kazaları ve ölümler azalmayacak aksine artacaktır.
25 Nisan 2013 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren iş ekipmanları ile ilgi yönetmelik, yıllardır üç ayda bir yapılan asansör kontrollerini bir yıla çıkarmış ve yapılacak kontrollerin elektronik olarak Bakanlık tarafından izlenebilmesi için bir yıllık süre verilmişti. Bu süre doldu ve hiçbir şeyin yapılmamış olması nedeni ile 2 Mayıs 2014 günü Resmi Gazete’de yayımlanan bir değişiklikle verilen bir yıllık süre üç yıla uzatıldı. Yapılan bu değişikliği birilerinin bize izah etmesi gerekir.
Neden üç yıl?
İş güvenliği konusunun ticari ve siyasi bir konu olarak ele alınmasını kabul edemiyorum. Tüm siyasi partileri, bakanlığı, çalışanların örgütlerini, özellikle alanda çalışanların gönüllü kuruluşları birlikte, uzlaşarak çalışmaya davet ediyorum.
OSGBMED & İSGDEM Genel Müd.
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
Mesut TORAMAN