İş güvenliği uzmanlığı 2004 yılında gündemimize girdi. Ve tartışılmaya başlandı. İş güvenliği uzmanı kimler olabilecek, uzman olacakların eğitimlerini kim verecek, uzmanlık kazançlı bir meslek olacak mı, soruları sorulmaya başlandı ve tartışılmaya devam ediliyor.
2005-2006 yıllarında iş güvenliği alanında deneyimi olanlar sınava girerek, deneyimi olmayanlar, ÇASGEM’den eğitim alıp sınavla iş güvenliği uzmanı oldular.
Türk Tabipler Birliği, maden ve makine mühendisleri odaları eğitimleri bizim vermemiz gerekir, uzmanlık dediğiniz işi mühendisler yapıyor ve yine onların yapması gerekir diye her çıkan yönetmeliği Danıştay’a götürüp iptal ettirdiler.
Bakanlık ise Danıştay’ın önünü kanunlarda yaptığı değişikliklerle aşmaya çalıştı.
Süreç içerisinde mimarların, teknik öğretmenlerin, fizikçi, kimyager, İSG teknikerleri ve biyologların da uzman olabilmeleri için kanunlarda değişiklik yapıldı. Son olarak torba kanun ile teknik eğitimi olmayan SSK müfettişlerinin de uzman olmalarına olanak tanındı.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 2 ila 49 çalışanı olan işyerlerinin iş güvenliği uzmanından hizmet almaları zorunluluğunu getirmesi üzerine iş güvenliği uzmanlığına ilgiyi artırdı. Yüz bin kişi eğitimini tamamlayarak sınavlara girdiler ve yaklaşık 50 bin kişi uzmanlık belgelerini aldılar. 21 Aralık’ta yapılacak sınava katılanlardan yirmi beş bin uzmanında belgelerini alacaklarını varsayar isek, yetmiş binin üzerinde uzmana sahip olacağız.
1 Temmuz 2016 tarihinden itibaren az tehlikeli sınıfta bulunan işyerleri ile kamu işyerleri uzman bulundurmak zorunda olacaklar. İhtiyacın 130 binin üzerinde olacağı ifade ediliyor. Belgesi olanların tamamının bu işi yapmayıp belgem bir kenarda bulunsun diyecekleri de dikkate alırsak 2014 yılından sonra iş güvenliği uzmanı olmak isteyenler azalacak.
Eğitim kurumlarının bugün dershanelerin düştüğü durumdan daha kötü durumla karşılaşacakları kesin.
Son yapılan yönetmelikle eğitim kurumlarına tam süreli dört eğitici bulundurulması mecburiyeti getirilmiş olması karşısında, üniversitelerde ve meslek lisesinde halen çalışanların eğitim kurumlarında da tam süreli çalıştıkları duyumlarını alıyorum.
Bazı eğitim kurumları haksız rekabetlerini sürdürebilmek için eksik fatura kesmekteler veya hiç fatura kesmiyorlar. Bu durumda devletin gelir kaybı yanında kurumların itibarlarının da toplum önünde aşınmaya başladığını söyleyebiliriz.
Yönetmelik gereği yetkili oldukları eğitim programlarının dışında genel katılıma açık sınava hazırlık eğitimi şeklinde vererek yönetmeliği hiçe saymaya başladılar. Yönetmelik gereği bu kurumların kapatılması gerekiyor.
Bakanlığın gereğini yapacağına inanıyorum.
Mesut TORAMAN
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
İSGDEM ve OSGBMED
Yönetim Kurulu Başkanı