İstanbul İSG Meclisi’nin raporuna göre; 2013 yılının ilk on ayında ölümler bini geçti. 2012 yılında yayımlanan resmi istatistiklere göre ölüm oranı % 56 oranında azalmıştı. Bu durumu memnuniyetle karşılamış, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 2012 yılında çıkarılmış olmasının ve toplumda bu konuda farkındalığın artmış olmasının bu olumlu gelişmede payının olacağını düşünmüş ve kanunun çıkarılmasında emeği geçenlere özellikle Sn. Bakanımıza teşekkür etmiştik.
Bazı kişiler yayımlanan SGK verilerine şüphe ile yaklaşmışlardı. Özellikle inşaat sektöründe iş kazalarının bildirilmediğini biliyorum. Hele meslek hastalıklarının tanısının konulamadığı için resmi verilerin gerçeği yansıtmadığını bilmeyen yok.
Ortada acı bir gerçek var çalışanlarımız iş kazalarında ölüyor, sakat kalıyor ve meslek hastalıklarından yaşamlarını yitiriyorlar.
Ortaya çıkan olumsuz bir durumda, önce devleti suçlamamızda haklıyız. Çalışma hayatını düzenlemek ve denetlemek devletin görevi.
İşverenin önlem almaktaki kusurunu veya çalışanın kendi hatasının üzerinde durmak da gerekir. Sosyal taraflar sistemin gelişmesi için bir araya gelemezken, sistemin yozlaşmasında yarış halindeler.
İşverenlerin büyük bölümü İSG hizmetini nasıl ucuza alırımın peşinde. Meslek odaları yöneticileri, muhasebeciler, organize sanayi ve site yöneticileri, akıllarınca üyelerine ve müşterilerine iyilik yapmak adına çeşitli organizasyonlara ve aracılık hizmetlerine soyunuyorlar. Bu ölümlerden sorumlu olmayacaklar mı?
Devletin yetki verdiği bir kısım eğitim kurumu sahipleri, mevzuatı nasıl delerim, rakiplerimi piyasadan nasıl silerim diye uğraşırken parasını aldığı kursiyerleri nasıl mağdur ettiklerini ibretle izliyorum. 240 kurumdan 85 kurumun kursiyerlerinden bir tek başarılı çıkmaması sorgulanmalı. Kurumların başarı oranları derhal yayımlanmalı diye düşünüyorum. Sıfır çeken eğitim kurumları sitelerinde % 100 başarı duyurusu yapabiliyorlar. Yanıltıcı tanıtım yaparak insanların parasını, umudunu, zamanını çalanlar var.
Kadrosunda bir tek A sınıfı iş güvenliği uzmanı bulunmayan OSGB’lere yetki verilmemeli. Çıkarılan İlk yönetmelikte OSGB kurabilmek için A sınıfı iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi olmak şartı getirilmişti. Çok doğruydu. Yönetmelikte düzenleme yapılarak kadrosunda en az iki A sınıfı iş güvenliği uzmanı olmayana OSGB yetkisi verilmemeli.
Organize sanayi bölge yöneticileri ve sanayi siteleri yöneticilerinin ellerinde bulunan yetkilerini kullanarak birilerine çıkar sağlamalarının irtikap suçu sayılarak cezalandırılması gerekir.
İşverenler ya kendi kadrolarında tam süreli çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı görevlendirebilmeli veya OSGB’lerden hizmet alabilmeli. Ferdi çalışanların kaçak OSGB gibi İSG Hizmeti verdiklerini sağır sultan bile duydu. Kanuna karşı yapılan bu hile engellenmeli.
İşverenlerin İSG Hizmetlerine yaptıkları harcamalarından, KDV ve vergi indirimi yapılmalı. İşverenlerin üzerindeki finansman yükünün “ hafifletilmesi gerekir. İSG Hizmeti alan işveren, hizmeti üniversite ve kamu kurumlarından alır ise % 8 KDV ödüyor. Ticari şirketlerden hizmet alır ise % 18 KDV ödüyorlar.
Mevzuatın düzenlenmesi ve denetimi devletin, önlem almak işverenlerin, önlemlere uymak çalışanların sorumluluğu olduğuna göre; ölümlerden herkesin sorumlu olması gerekir.
İSG kar ve çıkar hırsımıza feda edilecek bir alan değildir.
Mesut TORAMAN
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
İSGDEM ve OSGBMED
Yönetim Kurulu Başkanı