2004 yılından günümüze tam on yıldır, Avrupa standartlarında bir İş Sağlığı ve Güvenliği Mevzuatı getirilmeye çalışılıyor. Hazırlanan her taslak yönetmelik veya çıkarılan yönetmeliklerde kısa bir süre sonra değişiklik yapılıyor. Mevzuatın uygulanması izlendikten sonra ve gerekli görülürse bazı değişikliklere gidilmesi doğaldır, gereklidir de.

Ancak yapılan değişikliklerin uygulanmaya bile konulmadan yapılmasını anlamak güç.

Danıştay’ın kapısından bir türlü çıkamayan iki konu var. İSG hizmetleri kimler tarafından verilecek ve bu hizmeti verecek olanların eğitimlerini kimler verecek. Basit gibi bir konu üzerinde neden bir türlü uzlaşılamıyor? Cevabı belli. Pasta kavgası.

Bakanlığın, İSG hizmetlerini verecek olanların belgelendirmesi ile bu hizmetlerin usul ve esaslarını belirlemesi ve denetlenmesi gerekli. Buna da itiraz edilemez. Ancak bu işin yaz, boz tahtasına dönmüş olması kabul edilemez.

On yılda İSG alanında çok önemli değişiklikler yapıldı ve yapılmaya çalışılıyor. 20 Haziran günü 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıkarıldı. Kanunun öngördüğü yönetmeliklerin büyük bölümü yayımlandı. Bu olumlu gelişmelerin sonuçları da alınmaya başlandı. Her yıl iş kazalarında binin üzerinde ölümler yaşanıyordu ve ilk defa 2012 yılında iş kazalarındaki ölüm oranlarında yüzde 56 oranında bir düşüş yaşandı. Sevincimiz kısa sürdü. Ölümlü iş kazalarının 2013 yılında tekrar yükselişe geçtiği görülmekte.

Her olumlu değişiklikten sonra geri adımların atılması, getirilmek istenen yeni iş sağlığı ve güvenliği anlayışına olan güveni sarsmaya başladı.

2 Ağustos 2013 tarihinde ‘torba yasa’yla 2 ila 49 çalışanı bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinin 1 Temmuz 2013’den itibaren işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı bulundurması zorunluluğu, 1 Ocak 2014 tarihine ertelendi.  Deneyimli C sınıfı iş güvenliği uzmanlarına, A ve B Sınıfına yükselme imkanı verildi. 2 Ağustos 2014 tarihine kadar yapılacak sınavlarla yeterli sayıda A ve B sınıfı iş güvenliği uzmanının göreve başlaması bekleniyor. Bu adımlar atılmış iken, neden hala mevzuat çekiştirilmeye ve geriye döndürülmeye çalışılır. Cevabı belli. Seçim yılı nedeni ile yük olarak gördükleri İSG hizmetlerinden nasıl kurtulurum anlayışı.

Bazı işverenlerin işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı görevlendirilmesi yükümlülüğünün bir kez daha ertelenmesi yönünde çalışmalar yaptıkları söylenmekteBugün 6331 sayılı kanunun ertelenmesi için hiçbir nedenin olmadığını ortada.

Bazı işveren örgütleri İSG Yasası’na karşı çıkacaklarına, kanunun kendilerine getirmiş olduğu haklarını istemelerini öneririm.

Kanun tehlikeli ve çok tehlikeli sınıftaki 2 ila 49 çalışanı olan işverenlere İSG hizmetlerini yerine getirebilmeleri için finansman desteği sağlanmasını öngörüyor. Bu desteğin nasıl ve kimlere verileceği ile ilgili yönetmeliğin Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak çıkarılması yasal bir zorunluluk. Taslak aylar öncesinden sosyal tarafların görüşü alınmak üzere gönderilmişti. Ocak ayına sayılı günler kaldı. Yönetmelikten haber yok.

İşverenlerimize bu finansman desteğinin göstermelik değil, İSG hizmetinin gerçek değeri üzerinden verilmesini, İşveren örgütlerinin istemesi gerekir. 20 Aralık’ta görüşülmesi beklenen ‘torba kanun’ görüşülür iken birileri son dakikada torbaya bir şeyler atmasın.

İSG torbaya sığmaz.

 

Mesut TORAMAN
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

İSGDEM ve OSGBMED
Yönetim Kurulu Başkanı

Yorumlar