6331 sayılı İSG Kanunu ve ilgili yönetmelikler, Sağlık Bakanlığı’na önemli görevler yüklemektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çıkaracağı yönetmeliklerde Sağlık Bakanlığı’nın uygun görüşünün alınması yasa gereği. Bu uygun görüşün alınması çok uzuyor ve geç çıkarılan yönetmelikler beklenen yararı sağlayamıyor.
“Kamu İhale Kanunu kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşları; iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini, Sağlık Bakanlığına ait döner sermayeli kuruluşlardan doğrudan alabileceği gibi 4734 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde de alabilir.”
Sağlık Bakanlığı bünyesinde doktor ve sağlık personelinin yeterince bulunması nedeni ile Toplum Sağlığı Merkezleri Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri OSGB kurabiliyorlar.
Ancak Toplum Sağlığı Merkezleri bugüne kadar göstermelik birkaç OSGB kurabildiler. Sorunun, iş güvenliği uzmanlarının bu birimlerde istihdam edilebilmesinin güçlüğü olduğunu düşünmekteyim.
Ortak Sağlık Güvenlik Birimleri ile laboratuvarlar gezici araçlar ile veya yerlerinde çalışanlara işe giriş sağlık raporları düzenlemekteler. Bu raporların mevzuata uygun olmadıklarının bilinmesine karşın yıllardır yanlış uygulama devam ediyor. Sağlık Bakanlığı gerekli bu tetkikleri ücretsiz ve uygun koşullarda yapmalıdır. İşyeri hekimleri de yapılan bu tetkikleri dikkate alarak sağlık raporlarını düzenlemelidir.
Çalışanların yaptırdıkları sağlık tetkikleri Bakanlık tarafından kişinin sağlık dosyası içerisinde saklanmış olması son derece önemlidir.
Kanun, “İş kazası ve meslek hastalıklarının kayıt ve bildirimi konusunda “ Sağlık hizmeti sunucuları veya işyeri hekimi tarafından kendisine bildirilen meslek hastalıklarını, öğrendiği tarihten itibaren üç iş günü içinde. İşyeri hekimi veya sağlık hizmeti sunucuları; meslek hastalığı ön tanısı koydukları vakaları, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularına sevk eder. Sağlık hizmeti sunucuları kendilerine intikal eden iş kazalarını, yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucuları ise meslek hastalığı tanısı koydukları vakaları en geç on gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirir.”Diyor. Bu konuda henüz Yönetmelik çıkarılamadı.
Yönetmelik, 10’dan az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışan başına yılda en az 25 dakika. Diğer işyerlerinden: Az tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 4 dakika. Tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 6 dakika. Çok tehlikeli sınıfta yer alanlarda, çalışan başına ayda en az 8 dakika süre işyerlerinde çalışmalarını ön görüyor.
Bu süre az olabilir, ancak işyeri hekimi sayısının az olması nedeni ile anlaşılabilir. İş Güvenliği uzmanı sayısının 120. 000 kişiyi bulduğu günümüzde iş güvenliği uzmanlarının çalışma sürelerinin azlığı ortada. İş Güvenliği Uzmanlarının çalışma sürelerinin vakit geçirilmeden artırılması gerekiyor.
Diğer sağlık personelinin çalışma sürelerine baktığımızda en az iş güvenliği uzmanı sayısı kadar diğer sağlık personeline ihtiyacımızın olduğu görülmektedir. Diğer sağlık personeli eğitimlerine katılması beklenen kişi sayının on bini bile bulamadığı fark edildiği için, onların eğitim programları yayımlanarak eğitimlerine başlanılamadı.
Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu konuda ne yapacakları merak konusu.
Elli yıl önceki mevzuatımıza göre, 50 ve daha fazla çalışanı olan işyerlerinde iş yeri hekimi bulunması gerekiyordu. Elli yılda ihtiyaca cevap verecek sayıda iş yeri hekimi ve diğer sağlık personeli yetiştiremediğimize göre, yine aynı noktaya biran önce dönelim.
Elli ve daha fazla çalışanı bulunan işyerlerinin işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli bulundurma mecburiyetini beş yıl daha erteleyelim. İş müfettişlerini ve işverenlerimizi Mevzuata aykırı işlem yapmaktan kurtaralım.
Tüm yurttaşlarımızın sağlığını korumak devletin görevi olduğuna göre çalışanların yaptıracakları sağlık taramalarını devletin yapması gerekir. İşverenlerimizi ve çalışanlarımızı sağlıksız sağlık taramalarına gereksiz yere ücret ödemekten kurtaralım.
OSGBMED & İSGDEM Genel Müd.
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
Mesut TORAMAN