Somalı çocuklar ve Bursa…
301 madencinin ölümüyle sonuçlanan maden faciasından sonra herkes ne yapabilirim demeye ve ellerinden gelen yardımları yapmaya başladılar. Hükümet Torba Yasa ile başta taşeronlaşma ile ilgili olarak, madencileri ilgilendiren pek çok düzenleme yapma sözü verdi. Torba Kanun görüşmelerinin yarısına gelinmişti ki beklenmedik bir kararla, Meclis tatile girdi. Şimdi Meclis’in açılması ile birlikte yarım kalan yasa tasarısı görüşülmeye başlanacak. Geçen zaman içerisinde gelişen olaylar sonucu belki yeni kanun değişiklikleri de gündeme gelecek.
Bursa Somalı madencileri unutmadığını ve unutmayacağını gösterdi. 15 kadın kuruluşunu bünyesinde barındıran Bursa Kadın Kuruluşları Birliği, Bursa İş Sağlığı ve Güvenliği Derneği ile Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı bir araya gelerek Soma için birlikte önemli bir projeyi hayata geçirdiler.
Bu Projeye çok önemli üç destek geldi. Somalı tüm madencilerin çocuklarından Uludağ Üniversitesi’ni tercih edecek olanlara ücretsiz yurt ve burs verileceği sözü Rektör’ümüzden geldi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Nilüfer Belediyesi Bursa’ya gelen Somalılar’ı 3 gün süresince yalnız bırakmayarak ağırladılar ve bu gezinin bundan sonra yapılacak çalışmaların ilki olduğunu ve devam edeceği taahhüdünde bulundular. Beş yıldızlı otelde konaklayan misafirler Bursa’nın tarihi ve turistik yerlerini gördüler ve memnuniyetlerini her fırsatta dile getirdiler. Bursa’nın her zaman olduğu gibi doğru projelerde nasıl birlikte olabileceklerini de bir kez daha göstermiş oldular.
Somalı dostlarımız, Bursa’yı ve verilen sözleri Soma’ya taşıyacaklar. Bursa onların hayatlarında çok önemli bir yer tutacak. Rektör’ümüze ve başkanlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Misafirlerimiz ile sohbetlerimizde madenlerde rodövans ve taşeronluğun kalkmayacağı yönünde endişelerini gördüm. Yakınlarını kaybeden veya ocaktan sağ çıkan işçiler, Meclisten iyi haberler bekliyorlar. Sayın Bakan’ımızın taşeronluk için söylediği “taşeronluk işçinin sömürülmesinden başka bir şey değildir” sözünü hatırlatarak, bizlerin bu konunun takipçisi olmamızı istediler. Biz de onlara sivil toplum örgütleri olarak yıllardır iş kazalarının en önemli nedenlerinden biri olan alt işverenlik (taşeronluk) konusu ile ilgilendiğimizi ve bu konunun takipçisi olacağımızı söyledik.
Faruk Çelik’in bakanlık görevine devam edeceğini duyduğumda çok sevindiğimi buradan duyurmak istiyorum. Sayın Çelik’in üç dönem aynı görevi yapıyor olması bakanlık bürokrasisini ve yaşanan sıkıntıları bilen bir kişi olması nedeni ile sevindim. Aksi olsaydı yeni bakanımızın konulara hakim olması için zamana ihtiyacı olacaktı. Oysa bakanımızın ifade ettiği gibi yılan hikayesine dönen iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının beklemeye tahammülü kalmadı. Mart ayından bu yana madenlerde ve inşatlarda yüzlerce çalışanımızı kaybettik.
Bakanımızın yeni dönemde yapacağı çalışmalarda sivil toplum örgütleri olarak birlikte çalışmayı arzuladığımızı bir kez daha paylaşmak istediğimizi bildirmek istiyoruz.
İş sağlığı ve güvenliği tek başına ne hükümetin, ne bakanlığın, ne sendikaların ne de meslek odalarının altından kalkacakları bir iş olmadığını düşünüyorum. Toplumun tüm kesimlerinin ve onların gönüllü kuruluşlarının katkı ve desteğini almak gerekir.
OSGBMED & İSGDEM Genel Müd.
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
Mesut TORAMAN